
Sanat eserleri yaşayan, insan ile yaşayan varlıklardır. Toplum ile şekillenen değişen çağa ve düzene ayak uydurmayı başarabilen, şehrin karmaşası içerisinde kendisine yer edinebilen sanat eseri şehrin parçası olmanın ötesinde şehrin kendisi olmaya başlar. Başkentin bizimle yaşayan simgeleri, belki de o simgelerle yaşayan bizler; Cumhuriyetin kuruluşundan beri bu şehri paylaşıyoruz. Ankara denilince akla ilk gelen şeyler içinde hep onlardan biri oluyor. Her gün önülerinden geçiyoruz bu heykellerin, bazılarımız her sabah tam karşısındaki durakta otobüs bekliyoruz, kışın bizimle Ankara’nın o keskin ayazına göğüs geriyorlar, yeri geliyor yazın gölgelerinde durup bir nefes alıyoruz, ‘’neredesin?’’ sorusuna onlardan birinin önünde yanıt verip uzun uzun bekliyor oluyoruz. Biz onlarla onlar bizimle var oluyor Ankara’nın sözde gri düzeni içerisinde. Bu harita Ankara sokaklarının sessiz sakinlerini yakından tanımamızı, onlara her zamankinden farklı bir gözle yaklaşmamızı, onların bizi tanıdığı kadar bizim de onları tanımamızı sağlamayı hedefliyor. Hepsinin isimleri, tarihleri, bazılarının hiç beklemediğiniz hikayeleri, yaşanmışlıkları, hatta tıpkı bizle gibi kayıpları bile var. Umarız ki bu harita eşliğinde yola çıkar; arkadaşlarınızla keyif dolu bir günde ya da kulaklığınızla Ulus’tan Kızılay’a, Kızılay’dan Kuğulu’ya yürüyeceğiniz sakin bir akşam üzerinde hepsine teker teker uğrar ve bizden de selam söylersiniz.
